Abdurrahman bin Ebu Bekre (ra) babasından, o da Peygamberimiz (asm)’den şöyle rivayet etmiştir: “Ya âlim ol, ya talebe ol, ya dinleyenlerden ol yahut bunları sevenlerden ol, beşincisi olma helak olursun.” Bu hadis-i şerif, âlim ol demek ile insan için en mühim hedefin ilim olduğunu göstermektedir. Eğer âlim değilsem ne yapayım sualine: âlim olabilmek için talebe olmayı, ya talebe değilsem ne yapayım sualine; talebe olabilmek için âlimleri dinlemeyi, ya âlimleri dinle(ye)miyorsam ne yapayım sualine ise; o âlimleri sev! diye cevap vermiştir.
Zira “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” Demek ki âlimleri sevmek onlarla beraber olup onları dinlemeyi, onları dinlemek ise talebe olmayı, onlara talebe olmak ise âlim olmayı netice verir. Dikkat edilirse Allah Resulü (sav) aklımıza gelecek her suale ilmi hedef göstererek her Müslümanın ilim öğrenmesi gerekli olduğunu vurgulayarak cevap verir. Cenab-ı Hakk’a sığınırız ki; bu dört sınıftan birine girmezsek beşincisi, yani helâke sebep olan cehalet yolunda gitmiş oluruz.
Bizi en mükemmel din olan İslam ile şereflendiren, yaş kuru ne varsa içinde mevcut olan Kur’an-ı Azimüşşan’ıyla ihya eden, iki cihan saadeti ve güneşi, tüm zamanların Seyyid’i Efendimiz Muhammed Mustafa (asm)’nın hürmetine âlemleri ve bizleri var eden, Cenab-ı Hakk’a nihayetsiz hamd ü senalar olsun. Ve o Habib-i Edib’ine varlıkların zerreleri adedince salat ü selam olsun.
Bu kitap mümkün olduğu kadar Risale-i Nur’un bakış açısına göre hazırlanmıştır ve iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümdeki başlıklar:
1. Cenab-ı Hak ayet-i kerimelerle insan için en yüce hedefin ilim olduğunu göstermektedir.
2. Resul-ü Kibriya (asm) da hadis-i şerifleriyle, hal ve tavırlarıyla insan için en âlî vazifenin ilim olduğunu beyan etmektedir.
3. Muhakkikin-i ulema, bütün araştırmaları neticesinde ittifakla insan için en faziletli ibadetin ve en yüce maksadın ilim olduğunu ve aynı zamanda ilmi bütün kemalat-ı beşeriyenin ve saadetlerinin temeli ve esası olarak kabul etmişlerdir.
4. Şüphesiz ki; Cenab-ı Hak insanı, her şeyi öğrenebilecek yetenek ve kabiliyette, mucize olarak kudretiyle yaratmıştır. Elbette insanın bu surette yaradılışı da onun dünyaya asıl geliş gayesinin ilim öğrenmek olduğunu göstermektedir.
İkinci bölümde ise İslamî şeairin değiştirilmesinin dine karşı ne kadar büyük bir ihanet ve tahribat olduğu anlatılmaktadır. Özellikle Kur’an’ın bir temel taşı olan harflerinin muhafazasının ne kadar önemli olduğu ve onlarla meşgul olmanın beş cihetle ibadet sayıldığı ve beş türlü de dünyevi faide kazandırması gibi daha birçok cihetlerle o harflerin öneminden bahsedilmektedir. Ve bu bölümün sonunda da Peygamberimiz (asm)’in saadet düsturlarını ihtiva eden elli iki maddelik bir hadis-i şerifine yer verilmiştir.
Cenab-ı Hak rızasına ve Resulünün şefaatine mazhar eylesin.
Âmin.