Mücevherlerinizi, altınlarınızı veya paranızı saklar mısınız? Evinizden çıkarken evinizi kilitler misiniz? Bilgisayarınızın şifresini herkese gösterir misiniz?
Sırrınızı herkese söyler misiniz?
Niçin?
Bize ait ve bizim için önemli, kıymetli olan şeyleri gizliyor ve saklıyoruz. Peki, ya siz kıymetli misiniz? Vücudunuz, saçlarınız, güzelliğiniz saklanmaya değer mi?
Bir anne, kızına tesettürü şöyle anlatmış:
Kızım, Allah değerli olan her şeyi bir kılıf içine koymuş, gizli yerlerde saklamıştır.
Elmaslar, yerin derinliklerinde, İnciler, okyanusun dibinde, istiridye kabuğunun içinde korunaklı olarak bulunur.
Altın ve madenler kayalıklarla kaplı yerlerde bulunur.
Sen onlara kolay ulaşamazsın, güzelliklerini çabucak göremezsin.
Yollardaki çakıl taşlarına, dokunur gibi dokunamazsın onlara.
Çünkü onlar değerlidir.
Düşün ey kızım;
Sen o taşlardan daha mı kıymetsizsin ki, seni herkes kolayca görüp, güzelliğine erişebilsin. Açıkta olan bala, sineklerin üşüştüğü gibi, güzelliği ortada olan kadına da üşüşenler çok olur.
İşte bu yüzden, tesettür seni kıymetli yapar, sana değer katar..!
Kıymetli kardeşim!
Peygamberimiz döneminden, Osmanlının son dönemine gelinceye kadar Müslüman toplumlarda tesettür konusunda hiçbir problem yaşanmamıştır. İslâm coğrafyasındaki bütün Müslümanlar tesettürü benimsemiş ve uygulamıştır. Fakat batı medeniyetinin tesirine girdiğimiz günlerden itibaren tesettür tartışılmaya başlanmıştır. Cumhuriyet döneminde ise devlet tesettürün aleyhinde bulunmuş, devlet kurumlarında çalışan bütün kadınların başlarını açmasını mecburi hale getirmiştir. 1960’lı yıllardan sonra başörtülü genç kızların tesettürlü olarak üniversitelerde okumak istemesinden sonra, tesettür bütün Türkiye’yi meşgul eden en önemli toplumsal bir meseleye dönüştü. Konuyla ilgili konferanslar oldu, makaleler, kitaplar yazıldı, televizyon programları yapıldı. “Başörtüsü sorunu” uzun zaman Türkiye gündemini meşgul etti.
Nihayet devletin 2007 yılında üniversitede okuyan kızların başlarını kapatarak okumaları için gerekli kanuni düzenlemeleri yapmasıyla problem çözüldü. Arkasından 2013 yılında da kamu personeli olan hanımlara başörtüsü serbestliği getirildi.
Böylece başörtüsü sorunu bitti.
Aslında “başörtüsü sorunu bitti” diyorsak da bitmedi. Veya “Başörtüsü sorunu bitti tesettür sorunu başladı” dememiz daha doğru olur. Çünkü tesettür yalnızca başı örtmekten ibaret değildir. Kadının bütün vücudunu şeffaf ve dar olmayan bir elbiseyle örtmesidir. Maalesef son zamanlarda başlarını örten hanımların çok dar elbiseler, pantolonlar giymesi tesettür konusunun tam manasıyla anlaşılmamış olduğunu göstermektedir.
Bu kitapta tesettürün hakiki şekli yanında, tesettürün hikmetleri, ehemmiyeti ile ilgili konuları da ele alarak hem başı açık olanların, hem de başını kapatmakla beraber tesettüre hakkıyla riayet etmeyenlerin istifade edeceği konular üzerinde durduk. İnşallah hanım kardeşlerimize faydalı olur.
Yanlış anlaşılmasın! Hür, demokratik, laik bir ülkede yaşıyoruz. Neticesine razı olmak şartıyla; dileyen dinsiz olur, dileyen dindar. Bayanlardan da dileyen başını açar, dileyen kapatır. Dileyen şort giyer, dileyen pantolon giyer, dileyen de çarşafa bürünür. Şahsi hayatında kimse kimseye karışamaz. Nitekim Kur’ân’da “Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu (Allah’dan başka tapınılan şeyleri) reddedip Allah’a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır.”1 buyrulmuştur.
Bununla beraber bir Müslüman olarak, diğer Müslümanlara veya İslâm’ın hükümlerini merak edenlere İslâmî konuları anlatmakla mükellefiz. Cenab-ı Hak, dini konuları bildiği halde saklayanlar hakkında şöyle buyurmuştur: “İndirdiğimiz açık delilleri ve kitapta insanlara apaçık gösterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet eder.”2 Peygamberimiz de “Kim bildiği halde ilmini gizlerse kıyamet gününde ona ateşten bir yular takılır”3 buyurmuştur.
Bu sebeple İslâm’daki tesettür konusunu âyet ve hadislere, âlimlerin tefsirine göre eğip, bükmeden ele almaya çalıştık. Fakat tesettürün fıkıh ilmindeki hükümleri üzerinde değil, başı açık bir kadının niçin başını örtmesi gerektiği ve baş örtmenin hikmetleri ile ilgili konular üzerinde durduk. Elbette anlattıklarımızı dileyen kabul eder, dileyen etmez. Bu muhataba kalmış bir şeydir.
1. Bakara, 256.
2. Bakara, 259.
3. Kenzu’l-Ummal, 10/217, hn: 29149.