Gel ey sevgili!
Perdelere inat göster yüzünü. Göster ki yarasalar kaçsın mabedimizden. Biliyorum, kolay değil dağdağalı bir hayattan sıyrılıp seni bulabilmek. Biliyorum, romanların senin için coştuğunu, şiirlerin çıldırdığını…
Ve biliyorum sensiz kalabalıkların ne denli kuru, gülücüklerin ise sahte oluşunu…
Sensiz ne sultanın mührü, ne bilginin hükmü var. Sende her derdin iksiri, mutluluğun sırrı var.
Önce sen vardın yeryüzünde sonrası yine sen.
Ey her kaynağın membaı, gönlümün anahtarı aşk!
Senin olduğun yerde ilim ne ki, makam ne ki… Bütün hatalara bir toprak değil mi aşk? O halde servet ne ki, can ne ki… Dünyanın ortak adı değil mi aşk? Renk ne ki, dil ne ki?
Bir kerecik seni bulsaydım. İnsanlıkta birleştiren elini bir tutsaydım. Bu satırlarda her kimi anlatmışsam içinde sen varsın. Her kimi övmüşsem bil ki aslında o sensin. Ne olur gel, hem de bekletmeden gel!
Kitabıma “AŞK” dedim çünkü…